Kadınlar ve Çocukları Yoksuk Toplumların Geleceği Olmaz…

  • Ana Sayfa
  • Kadınlar ve Çocukları Yoksuk Toplumların Geleceği Olmaz…

Çocukları “yoksul” büyüyen ve kadınları da işsiz ve “yoksul” olan toplumların mutlu, huzurlu bir gelecek inşa etmeleri olası değildir.

Yoksulluk ve işsizlik problemini çözmeden barışı, huzuru, nitelikli demokrasiyi, özgürlükleri, kadını ve çocuğu yaşamın merkezine oturtamayız.

Ülkemizin alt yapı sorunlarını çözebiliriz, yol, köprü, baraj, havaalanları yapabiliriz, ancak; yoksulluk ve işsizliğe kalıcı bir çözüm üretemezsek; huzuru ve mutluluğu sağlamamız mümkün olmaz.

Unutmayalım ki; yoksulluk ve gelir dağılımı çarpıklığı; adaletsizliktir, haksızlıktır, bu arada da geleceğimizi, toplumsal barışımızı, demokrasiyi ve özgürlükleri “dinamitleyen” en ciddi “tehdit”dir.

Ülkemizde her 3 gençten ve her üç kadından biri işsiz, yoksulluk oranı da yüzde 20 ise; bu olumsuzluk da, karamsarlığı yaygınlaştırıp, “gerginliği” ve “kutuplaşma”yı keskinleştiriyorsa yapılması gereken ilk iş; “umut” ve “iyimserlik” aşılayacak politikaları uygulamaya koymak olmalıdır.

Umutsuzluk ve karamsarlık; “sosyal hastalık”dır, bulaşıcıdır. Önleyici tedaviler uygulanmazsa toplumsal dokuyu zedeler. Bilelim ki; sağlıklı toplum umudunu bitirmeyen toplumdur.

Bu arada; işsizlik giderek artış eğilimini sürdürürken “suç” ve “suçlu”ya da uygun ortam hazırlıyor. “Suç”u ve “suçlu”yu kazıdığımızda altından “insan” çıkar.

Ne yazık ki; odağında “insan” olmayan, yoksulluk ve işsizlikle mücadeleyi öncelemeyen ekonomi politikaları; toplumu da, demokrasiyi de esenliğe taşıyamıyor.

GELİR DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ

Gelir dağılımı adaletsizliği; toplumu çürüten, moral bozukluğuna neden olan, umutsuzluğu körükleyen, iyimserliği engelleyen önemli “faktör”dür.

Günümüzde; toplumun en zengin yüzde 20’lik bir kesimi milli gelirin yüzde 46’sını elde ederken yüzde 20’lik en yoksul kesimi de milli gelirin sadece yüzde 6’sına sahip olabiliyorsa ve 20 milyon kişi “mutlak yoksul”sa ve böylece gelir dağılımı “adil” değilse; başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz gerekiyor.

Günü kurtarmaya dönük politikalar; bizi parlak bir geleceğe taşıyamaz.

DÜNYAYI KADINLAR GÜZELLEŞTİRİYOR

Yaşanabilir dünyayı kadınlar kuruyor, kadınlar dünyayı güzelleştiriyor.

Çünkü; kadınlar okuyor, üretiyor, örgütleniyor, direniyor, eşit, adil ve özgür bir dünya talep ediyor.

Zorluk olan yerde mücadele, kararlılık ve umut varsa; başarı sağlanır.

Kadının umudu, coşkusu, mücadele gücü, direnci, gözünü budaktan esirgemeyen cesareti ve kararlılığı; her türlü güçlüğü yenmeye yeter.

Özellikle milli mücadele ve Cumhuriyet tarihimize baktığımızda, ülkemizi yaşanabilir kılmak ve güzelleştirmek için kadınların kiminin cephede, kiminin siyasette, sanatta-edebiyatta ve kiminin de özgürlük mücadelesinde savaş verdiğini görüyoruz.

Kadınlarımız toplumumuzun zenginliği ve gelecek umududur.

Çağdaş Türk kadını “kadın yapamaz” algısını her alanda yıkarak bunun yerine “kadın çelik iradedir, güçtür, barıştır, sevgidir, sadakattir, merhamettir” algısını yerleştiriyor.

Kadının şiddet, ayrımcılık, yoksulluk ve yoksunlukla kuşatılması, aileyi ve toplumu kansız, cansız bırakır.

Sonuç olarak: Kadınları ve çocukları yoksul ve güçsüz toplumların geleceği olmaz.

Ege Postası köşe yazısı link

https://www.egepostasi.com/kadinlari-ve-cocuklari-yoksul-toplumlarin-gelecegi-olmaz-makale,113051.html