İzmir Depremi Felaketinden Ders Çıkarılıyor mu?

  • Ana Sayfa
  • İzmir Depremi Felaketinden Ders Çıkarılıyor mu?

Çağımız; yerel demokrasi, yerelde kalkınma, örgütlenme ve yerelde karar sürecine katılma çağıdır.

Yerel demokrasinin sağlıklı işleyişinde en önemli “düzenleyici güç” olan, aynı zamanda da “sorumluluk” taşıyan kamusal örgütlenme modeli, belediyelerdir.

Bu nedenle; belediyelerin “kucaklayıcı” olmaları, ayrım yapmaksızın sivil toplum örgütlerini, kooperatifleri, tartışma, değerlendirme ve karar sürecine katacak uygulamaya zemin hazırlamada “öncü” rol oynamaları gerekir.

Aynı zamanda; felaketlerden ders çıkarmak, yaraların sarılması ve depreme hazırlık bağlamında düzenlenecek toplantılarda “dar kadrocu” bir anlayıştan uzak durulması; en başta belediyelere hem “sorumluluk”, hem de “görev” yüklemektedir.

30 Ekim’de yaşadığımız, 116 canımızı yitirdiğimiz, 1033 canımızın yaralandığı, 107 yurttaşımızın enkazdan kurtarıldığı, bazı binaların çökerek enkaza dönüştüğü, birçok binanın da oturulamaz hale geldiği hepimizi derin bir acıya boğan deprem felaketi; depreme hazırlık konusunda “yetersiz” kalındığı gerçeğini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.

Bu durumda; sorumluluğu tek başına “merkezi yönetim”e yüklemek kolaycılık olur, bir yönüyle de sorumluluktan kaçmak anlamına gelir.

Planlı kentleşmede, konut üretiminde, projenin onayından, temel kazısından “oturma izni”ne kadar olan her aşamada belediyelerin sorumluluğu var.

O halde, deprem felaketinden ders çıkardığımızı göstermek için öncelikle ne yapmalıyız?

Yerel demokrasi bağlamında bu soruya 2 madde halinde cevap verilebilir:

1-) Birinci derecede deprem kuşağında olan İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, “kucaklayıcı” ve “kapsayıcı” bir anlayışla, merkezi yönetim temsilcilerinin, üniversitelerin, bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin, kooperatiflerin, basının işbirliği halinde ve geniş katılımla bugün yaraların sarılması, gelecek için hazırlıklı olunması, toplantılar düzenlenip “eylem planı” hazırlanmalıdır.

2-) Planlı, insan ve çevre odaklı sağlıklı kentleşme, sağlam yapılaşma ve depreme hazırlık bağlamında, yer bilimini, deprem bilimini ve mühendislik bilimini “rehber-yol gösterici” olarak öncelemek, benimsemek.

DEPREM ÇALIŞTAYI HANGİ KRİTERLE HAZIRLANDI?

Büyükşehir Belediyesi 30 Ekim Deprem Felaketinden sonra “Deprem Çalıştayı” düzenlendi.

Bu çalıştayın planlamasını kim yaptı, içeriğini ve katılımcıları kim ya da kimler belirledi?

Merkezi yönetimden, üniversitelerden, kooperatiflerden, sivil toplum örgütlerinden, basından hangi kademede kimler katıldı? Bu deprem çalıştayında hangi kararlar alındı? Sonuç bildirgesi yayınlandı mı?

Örneğin; Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi’nin kurucusu olan İzmir Metropolü ile Menemen ve Aliağa ilçelerini kapsayacak şekilde “deprem master” planı için tüm alt yapı bilgileri ve yapı tasarımları konusunda proje hazırlayan ve bu projelerde İzmir ve İlçelerini “tehdit” eden “fay”larda oluşacak değişik büyüklükteki depremlerde “hasar” meydan getirebilecek parametreleri belirleyen Prof.Dr.Zafer Akçığ bu toplantıya davet edildi mi?

Bu arada; televizyonlarda da canlı yayınlanan 2013 yılında, bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin katıldığı “Kentsel Dönüşüm ve Yerel Yönetimler” konulu panel düzenleyen EGE KOOP; Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği toplantıya neden davet edilmedi?

EGE KOOP; 36 yılda, İzmir’in farklı bölgelerinde, kentsel dönüşümü, demokratik bir şekilde ortak akılla, her meslek grubundan 200 kooperatif örgütlenmesiyle şehir merkezinde, ovada, tarım alanında değil, zemini sert %30-40 eğimli bölgelerde 5 milyon m2’lik bir alanda 150 bin kişinin huzur ve güven içinde yaşadığı, yeşil çevre dokusuyla, her türlü fiziki, sosyal ve kültürel alt yapısıyla 30 bin modern konut üretti, mahalleler oluşturdu.

Ayrıca EGE KOOPProf.Dr.Zafer Akçığ yönetiminde 10 kişilik bir ekiple Kordonboyu’ndaki tüm binalarda 100’er metre aralıklarla ve 1200 metre derinliğe kadar zemin ve depreme dayanıklılık araştırmasını yaptırdı.

Öte yandan EGE KOOP; deprem konulu eğitim seminerleri, paneller düzenledi, bilim insanlarını ve yerel yöneticilerin görüşlerini kitaplaştırdı.

EGE KOOP; Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversiteleriyle ortaklaşa Seferihisar Doğanbey Körfezi’nde deprem araştırması yaptırdı.

Bu arada EGE KOOP; bundan 30 yıl önce, Ege Üniversitesi ve İzmir İnşaat Mühendisleri Odasıyla protokol imzalayarak, inşaatlarının projelendirme ve temel kazısından oturma iznine kadar her aşamasını bilimin ve tekniğin denetimine açtı.

EGE KOOP2017-2018 yıllarında Bayraklı’da, Bornova’da, Buca’da, Karabağlar’da riskli konut sahipleriyle, muhtarlarla kentsel dönüşüm konusunda bilgilendirme toplantıları düzenledi.

Binaların, depreme dayanıklı inşa edilmesi, inşaatın her aşamasında etkin bir denetimin eksiksiz yerine getirilmesi konusu; belediyenin sorumluluğundadır.

Bu arada; tekniğe, bilime, denetime, şeffaflığa önem ve öncelik veren EGE KOOP’un bugüne kadar ürettiği konutların hiçbiri, yaşadığımız sarsıntılardan ve son deprem felaketinden en ufak bir şekilde olumsuz etkilenmemiştir.

Bunca deneyime sahip ve sınamadan başarıyla çıkan EGE KOOP’un “Deprem Çalıştayı”nda  söyleyeceği söze neden ihtiyaç duyulmaz?

Sonuç olarak; Deprem Çalıştayı’nın tüm İzmir’i ilgilendiren bir etkinlik olması nedeniyle, konuyla ilgili her kesimin katılımını gerektiren siyaset üstü yaklaşımı zorunlu kılmaz mı?

Ege Postası köşe yazısı link
http://www.egepostasi.com/yazar/izmir-depremi-felaketinden-ders-cikariliyor-mu/113014