Büyümeden Pay Alamıyoruz…

Türkiye ekonomisi büyüyor, ancak; toplumun geniş bir kesimi büyümeden nasibini alamıyor; giderek daha da fakirleşiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)nun verilerine göre; ekonomi yılın üçüncü çeyreğinde (Temmuz-ağustos-eylül) yüzde 7.4 oranında büyüdü.

Bu arada; inşaat sektörü 0.4, tarım sektörü de 0.7 puan küçüldü. Ne var ki; büyüme tabana, halkın sofrasına, günlük yaşamına yansımıyor. 34.6 milyon yurttaşımız borçlu, 20 milyon kişi sürekli “yardım” alıyor.

Her 4 gençten biri işsiz, 10 milyon fiili işsizimiz var.

Bu arada; ücretli kesimin milli gelirden aldığı pay azalıyor. Toplumun en zengin yüzde 20’lik kesimi toplam gelirin yüzde 47’sini, en fakir yüzde 20’lik bölümü de yüzde 5’ini alıyor.

Bu tablo; bize Cumhuriyet’in en önemli sosyo-ekonomik projesi olan “orta sınıf”ın “yok” olduğunu, toplumun çok zengin ve çok fakir iki sınıftan oluşur hale geldiğini gösteriyor.

Bu tablo; gelir dağılımı adaletsizliğinin derinleştiğini anlatıyor.

Öte yandan, Dolar/TL kurunun yükselişi önlenemiyor, Türk Lirası erimeye devam ediyor; 1 ABD Doları: 14 Türk Lirası sınırına dayandı.

Bu arada; ekonomik güven endeksi Ekim ayında 101.8 iken Kasım’da 2 puan azalarak 99.8’e geriledi.

Ekonomiye olan “güven” bir ayda 2 puan azaldı.

Denilebilir ki; 2022’ye giderken toplumun geniş kesimi büyümeden hak ettiği payı alamıyor, gelir dağılımı dengesizliği devam ediyor, işsizlik artıyor, yoksulluk ve pahallılık sosyal huzuru “tehdit” ediyor.

AK PARTİ’NİN YENİ EKONOMİ MODELİ

Görevden affını isteyen ve affı kabul edilen Lütfü Elvan’ın yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Nureddin Nebati atandı.

Nureddin Nebati; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Bakan Yardımcısı olarak görev yapıyordu.

Bu görev değişikliği; aynı zamanda, AK Parti’nin “Yeni Ekonomi Modeli”nin de uygulamaya konulduğunu gösteriyor.

AK Parti’nin “Yeni Ekonomi Modeli”ni Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuk olduğu televizyon programında “düşük faiz, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme modeli” olarak açıkladı.

Bilindiği gibi; ekonomik programların  başarısıyla “nitelikli” demokrasi arasında paralellik var.

Kaliteli” demokrasinin taşıyıcı kolonu; iktidarların gücünü anayasa ve yasalarla sınırlandıran kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan etkili “denge-denetim” sistemidir.

Bu “denge-denetim sistemi”nin taşıyıcı sütunları da; “kuvvetler ayrılığı” şeklinde formüle eden yasama, yargı ve yürütme güçlerinin birbirinden ayrılmasıdır.

Bu bağlamda; yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ile temel insan hakları ve örgütlü toplum “nitelikli” demokrasinin “olmazsa olmazları”dır.

Ayrıca; denetlenebilirlik, öngörülebilirlik ve saydamlık; ekonomik başarıya giden yola döşenen parke taşlarıdır.

Öte yandan; ülkemizin güncel problemleri işsizlik, pahallılık, yoksulluk, gelir dağılımı dengesizliği, tarım kesiminin üretimden uzaklaşması ve “orta sınıf”ın zayıflamasıdır.

Bu problemler; mutlaka çözüme kavuşturulması gereken ekonomik ve sosyal problemlerdir.

Ekonominin de temeli olan demokrasi; sorun üreten değil, tam tersine; “sosyal ve siyasal uzlaşma”yla sorun çözen yönetim şeklidir.

Sonuç olarak: Ekonomik alandaki başarının belirleyicisi güven, siyasal ve toplumsal uzlaşmaya dayanan “nitelikli” demokrasidir.

Ege Postası köşe yazısı link

https://www.egepostasi.com/buyumeden-pay-alamiyoruz-makale,113127.html