Başlarken…

İnternet ortamında yayın yapan Ege Postası ile   TV 35 Televizyon Kanalı; gerçek anlamda özgürlükçü, çoğulcu, çok sesli ve katılımcı demokrasi platformudur.

Bu özgürlük platformunda ülkemizin ve İzmir’in tüm sorunları, çözüm önerileri; hiçbir müdahale olmadan serbestçe kamuoyunun gündemine taşınmaktadır.

Böylesine geniş ve kapsayıcı demokrasi zeminini hazırlayan, halkın haber alma ve bilgi edinme hak ve özgürlüğüne işlerlik kazandıran Sayın Mithat Umutoğulları’na içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Ben de, bu geniş özgürlükçü alanda, her hafta Çarşamba günü saat 19.30-20.30 arasında TV 35 Televizyon Kanalı’nda ülkemizin ve İzmir’in ekonomiden uluslararası ilişkilere, işsizlikten yaşam koşullarına, güvenlikten sağlığa, özgürlük talebinden demokratik yaşama ilişkin tüm konularını alanında uzman, deneyimli yetkin konuklarımla “MERCEK” altına alarak, nesnel bir yaklaşımla kamuoyunu doğru ve sağlıklı bilgilerle bilgilendirmeye çalışıyorum.

Bu kez de aynı işlevi internet sitesi EGE POSTASI’nda her hafta Cuma günü yazılarımla sürdürmeye çalışacağım.

İlk yazım; sağlık sisteminin  omurgası, tüm insanlığın yüz akı doktorlarımıza ve onlara beslediğim saygıya ve atfettiğim değere ilişkin olacak.

DOKTORLAR; SAĞLIK SİSTEMİMİZİN OMURGASI…

HASTAYI GÖRKEMLİ BİNALAR DEĞİL; DOKTORLAR İYİLEŞTİRİR…

Hastayı görkemli, geniş alanları kapsayan büyük binalar değil; doktorlar iyileştirir.

Doktorlar; sağlık sistemimizin omurgasıdır.

Covid-19’la mücadelede elde edilen bir başarı varsa; o başarıyı “Cumhuriyet’in sağlık sistemi”ne ve dil, din, ırk, cinsiyet ve siyasi düşünce  ayrımı yapmadan insanı sağlıklı yaşatma terbiyesiyle, özverisiyle ve bilimsel donanımıyla yetişen doktorlarımıza borçluyuz.

Doktorlarımız; “sağlık sistemi”ni ayakta tutan “omurga”dır.

Unutmayalım ki; sağlık alt yapısı ne kadar güçlü, ileri teknolojiyle donatılmış olursa olsun, hastaneler ne kadar büyük, yatak sayısı ne kadar çok olursa olsun, içinde hastayı iyileştirecek, şifa dağıtacak fedakâr doktor yoksa; o hastaneler fiziki yapı dışında bir anlam taşımaz.

Sağlık; bireyin ve toplumun bedensel, ruhsal ve sosyal “iyilik hali”dir. Sağlık Sistemi de; “iyilik hali”nin oluşum sürecindeki “yol haritası”dır.

Yol haritası”nın “temel belirleyicisi” de sosyal devlet ve doktorlardır.

Bu nedenle; doktorlarımızı “gözbebeğimiz” gibi korumalıyız, her türlü olumsuzluktan esirgemeliyiz.

Doktorlarımız; sağlık sisteminin, vatandaşa götürülen sağlık hizmetinin “öz”ü, esası, temelidir.

Bu arada; bireyin ve toplumun “kaliteli” sağlık hizmetine “kolay” erişimini sağlamak; sosyal devletin ana görevi olmasının yanında, aynı zamanda insan haklarının da vazgeçilmezidir.

DOKTORA ŞİDDET, TOPLUMA ŞİDDETTİR

İnsanı sağlıklı yaşatmayı temel ilke edinen doktorlara yönelen ve giderek de artış eğilimi gösteren şiddet; sadece doktora değil, toplumun tümüne yönelmiş şiddettir.

Doktorların şiddetten arındırılmış bir ortamda, can güvenliği kaygısı taşımadan sağlık hizmeti sunmasına olanak sağlamak, bu anlamda idari, yasal ve yargısal  önlemleri almak ülkeyi yönetenlerin ve sosyal sorumluluk bağlamında da yurttaş olarak hepimizin görevidir.

Öte yandan; doktorların cansiperane yürüttüğü “soylu” hizmetin karşılığı asla parayla ölçülemez.

Ancak; doktorlara insanca yaşayacakları bir “gelir düzeyi”ni sağlamak da; sosyal devletin varlık nedeni olmak gerekir.

İstanbul’da yeni hizmete giren bir şehir hastanesinde, “şirketin zarar ettiği” gerekçesiyle ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle doktorların topluca sesini duyurma yolunu seçmesi; devletimiz için de, toplumumuz için de ciddi bir zafiyettir.

Doktorlar; insanları sağlıklı yaşatmak için, özellikle Çovid-19 sürecinde evlerinden, eşlerinden, çocuklarından, sevdiklerinden uzak kalarak canları pahasına hizmet vererek, kendi canlarından olmaktadırlar.

Bu mücadeleyi yürüten doktorlar; tüm insanlığın yüz akıdır.

Sonuç olarak: Doktorlar; sağlık sistemimizin omurgası. Hastayı görkemli binalar, yatak sayısı çok hastaneler değil; erdemli, nitelikli doktorlar iyileştirir.

Ege Postası köşe yazısı link
http://www.egepostasi.com/yazar/baslarken-/113001